Merhabalar değerli okuyucularım.
Beğeneceğinizi umduğum bir yazıyı sizler ile paylaşmak istiyorum.
Yaşamımızı sürdürebilmemiz için ihtiyacımız olan en önemli şeylerden biri sevgi. Sevgiyi ifadenin en iyi yolu da iki sözcük. Seni Seviyorum. Ama bir türlü rahatça çıkmaz ağzımızdan. Peki neden?
Sürekli birilerini sevme ihtiyacı duyarız. Sevildiğimizi duyabilmek, başka bir biçimiyle de ‘’onay’’ almak için elimizden geleni yaparız. Sonra da ‘’Bu kadar sevdiğim bir insan, bana nasıl böyle bir kötülük yapar’’ diye haksızlığa uğradığımızda acılar içinde kıvranırız. Her insanın sevgiliye, sevildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Sevgilisi tarafından eşi, annesi,babası, kardeşleri, iş arkadaşları ve çevresinde önemsediği insanlar tarafından sevildiğini hisseden kişi nasıl da ayaklarının üzerinde güçlü durur.
Bana sevdiğini söyle!
Kadınlar durmadan tekrarlanmasını isterler sevgi sözcüklerinin. Erkekler de kadınların ağzından bolca duyarlar bu sözcükleri. Kadınlar her seni seviyorum dediğinde ‘’ Sen de beni seviyor musun? ’’ sorusunun yanıtını da almak ister. Bu kendilerini güvenmediklerinden, karşılarındaki kişinin onları sevip sevmediğini kontrol etmek ya da sevdiğini bilmediklerinden değildir.
Yalnızca ‘’Hayatımdan memnunum, senin de memnun olmanı istiyorum ve elimden geleni yapıyorum’’ un cevabını alabilmek içindir.
Sevgine ihtiyacım var!
Kadınların nasıl yetiştirildiğini bir düşünün. Aileyi memnun etme, hayaller, aileyi memnun etme, çocukları sevme, koruma, bolca fedakarlık, fedakarlık. Tamam erkekler de bu ‘’memnun etme’’ lerle yetişiyor ama onlar ‘’maddi memnuniyetler’’ aşılanarak büyüyorlar. Kadınların ihtiyaçlarını karşıladıkları ölçüde sevgililerinden de emin olunmasını bekliyorlar. Bu onların sevgilerinin kanıtı haline geliyor. Ah bir bilseler insanın sevildiğini duymak ya da birini sevdiğini söylemek kadar ihtiyaç duyduğu başka şey olmadığını.
‘’Sana sevdiğimi göstermek daha çok hoşuma gidiyor.’’ Bu da erkeklerin ağzından sıkça duyulan bir cümle. Sevgiyi duymak kadar hissetmek de önemli . Ama o sihirli iki sözcük var ya, dünyaya bedel geliyor insana. Stresli, yorucu bir günün ardından ya da hayatımızda her şey yolunda giderken gönderilen bir öpücük, size sarılması yanında, gözlerinizin ta içine bakarak ‘’ Seni seviyorum’’ demesini istemez miydiniz.?
İstediğim gibi davranmıyor
Bambaşka iki kişilik farklı hayatlar. Bir araya gelip, uzlaşmak o kadar kolay mı? Doğrularınız arasında ortayı bulmak olduğu gibi, günahıyla sevabıyla kabul etmek... Zor, çok zor... Birini sevdiğimizde, onun kendi hayatına dair, bizim pek de görmek istemediğimiz huyları davranışları biçimleriyle bizi nasıl da huzursuz eder. Asla onun da kendisine ait bir dünyası olduğunu kabul edemeyiz. Her şeyi kendi açımızdan düşünür, ‘’Ben bu durumda öyle yapardım’’ der onu suçlarız. Sıklıkla da onda gördüğümüz hatalar zaten bizde var olanların yansımalarıdır.
Karşımızdaki kişi aracılığıyla kendimizi eleştiririz. Başkalarında kusur bulmak ne kadar da kolay değil mi? Kendimize olan güvenimiz azaldığı ölçüde, mükemmel bir ilişki arayışımız da artar. Çünkü böylece mükemmel bir insan seçerek kendimize olan güvenimizi telafi yoluna gideriz. Aslında mükemmel gördüğümüz biri tarafından seçilmek içindir bütün yapılan.
Hayatta bütün gün ne kelimeler sarf ediyoruz bir düşünün.
İki güzel kelimeyi söylemek çok mu zor?
SENİ SEVİYORUM.
Sevgiyle kalınız.