Yoksunluktur aşk dediğin!
Bir yanın eksik kalır geceler boyu,
aldığın nefes yetişmez,
sokak çocukları gibi dışarıda üşür yüreğin.
Kaybetmektir aşk!
Egonu, gururunu,
kimliğini bir hırsızın ellerine gönüllü bırakmaktır.
İsteyerek bencillikten vazgeçmektir.
Omuzlarındaki tüm yükü atarak,
avare gülüşlere uyanmaktır düş sabahlarında.
Hiç fark etmeden nelerden vazgeçtiğini, cebinde,
avucunda ne varsa dağıtmaktır.
Aşk bir çeşit yoksulluktur.
Mantığını kaybeder bedenin,
kim ne derse gülümsersin.
Hayattan kopmakla durmak arasında sendelediğinde ruhun,
tam o anın içinde durur aşk dediğin.
Kazanma ihtimalinin az olduğu bir kumar oyunudur aşk.
Elindeki karta bakmadan rest çekmektir yaşama.
Tüm zenginliğini,
düşük ihtimale rağmen,
hayatın ortasına sürmektir.
Uğrunda bir ömür harcadığın özgürlüğünü hibe etmektir aşk dediğin.
Başkasına ait küçücük bir kalbin içine sığmaya çalışmaktır.
Köleliğe razı olmaktır.
Gülümseyen bir çift dudağa, güzel bakan bir göze esir olabilmektir.
Yani, aşk dediğin gönüllü hükümlülüktür.
Olmayacak duaya amin demektir aşk.
İmkansızı başaracağına dair şiddetli inançlara tutulmaktır.
Kaç merdiveni üst üste koyarsan, mehtabı sevdiğinin kollarına çekebileceğini hesaplamaktır mesela.
Ortak bir yıldız seçip, bulutlu gecelerde seni düşünmediğini sanarak ağlamaktır.
Muhteşem şiirler yazdığına inanarak, tüm sevdiklerini esir etmektir,
yüreğinden başka yere bağlanamamış kelimelere.
Uykusuzluktur aşk dediğin!
Yalnızken onu düşünmekten kapanmayan gözler,
sabah ezanlarını duyarak sızar en sonunda.
Sayısız geç kalışların açıklanamaz sebebidir.
Birlikte olduğunda onu seyrederek bitirmektir geceyi ve çok uzun uyuyuşun içinden kalkmış gibi dimdik başlamaktır yeni güne.
Sürekli dalgınlık halidir aşk.
Kafanı yaslayarak hayallere daldığın otobüs camlarında izler bırakmaktır,
ineceğin durağı kaçırarak.
Yanından geçeni görmeden sokaklar boyu yürümektir.
Kafanda duran gözlüğü,
konuşurken elinde tuttuğun telefonu aramaktır.
Zamanla kavga etmektir aşk.
Yelkovanla akrebe küfür etmektir geçmek bilmez bekleyişlerde.
Planlarını uyduramamaktır,
hayat sürprizler yaparak değiştiğinde.
Kendinden vazgeçmektir aşk dediğin.
Yemeğin en güzel yerini ayırmaktır sevdiğin için.
Onun yerine düşünmektir,
onsuz kaldığın anlarda bile.
Birini kendinden çok sevmektir,
henüz kendini sevmeyi bile beceremediğin yaşam tünelinde.
Hastalandığında bir sandalye üzerinde beklemektir sabaha kadar.
Her acısını kalbinde misliyle hissetmektir.
Aşk dediğin yoksulluktur.
Bedenini, ruhunu, kalbini emanet ederek başkasına; düşler bahçesinin çiçekleri ile avunmaktır.
Kendin olmaktır aslında,özüne dönmektir.
Vazgeçmektir hırslardan,
cezalardan,
çekişmelerden. Sadece güzel olana dayandırıp yaşamı,
her mevsimin tadını çıkarmaktır.
En değerlisi, aşk, bir kalbe sevmeyi öğretmektir.
Güldeki sevda,
Çöldeki ateş,
Denizdeki su kadar kadersin bana.
Bak alnına, iki kaşının ortasına.
Orada benim mührüm var.
Alnımın yazısı olduğun kadar, alnına da yazıyım.
Kişisine Göre Kişisine Göre
SEVGİYLE KALIN.